tutku, samimiyet ve doğruluk beni kendi gerçeğime giden yolda aydınlatacak.
"topraksın sen. her şeyin altında duruyorsun. her şey senin üzerinde. yerkabuğu bile."
balkonun bir köşesinde oturuyorum,
kendime uzak, herkese sessiz.
sırtım duvara, kalbim boşluğa yaslı.
birileri gülüyor uzaktan —
gülmek, bazen ne büyük bir teşrif.
ellerim titriyor artık,
kahve bardağı mı düşecek yoksa
bir anı mı devrilecek, bilmiyorum.
insan kendini böyle zamanlarda anlıyor,
bütünlüğü bozan, dıştan değil içten sızan bir kırılma.
gökyüzü ne güzel kararıyor bu gece,
hiçbir yıldız fazla değil,
hiçbiri eksik de değil.
"göçe yetişememiş bir kuş kadar üşüyor sağ elim.
oysa büyük yüzölçümlü cümleler kurmak için okyanuslar geçecektim."
"tükenirdi monolog
kaçarken içine düştüğüm kara toplum."
yaşamak dışında her şey çok hafif.
sen bir gün, bir rüyanın kıyısında
yabancı bir acıyı tanıdığında,
işte o zaman göz göze geleceksin onunla —
adı olmayan ama içinde hep var olan o boşlukla.
ne kadar anlatsam,
hiçbir harf tam taşımaz onu.
ama sen, sessizliğin ortasında
benim sustuğum yeri duyacaksın.