Sesi titriyordu, uzaklara dalmış; gözleri dolmuştu. Anlatacak çok şeyi vardı fakat çığlık çığlığa susuyordu. Artık gözleri de anlatamıyordu bazı şeyleri, ölüyordu. Ormanın en derinlerinde kendini huzurlu hissederken şimdi ise bir toprak altındaydı ve nefessizdi, bu saatten sonra çiçek açmazdı, zaten toprağını sulayan da olmazdı.
İçim, bir çocuğun kapıda kalmışlığı gibi...
Canım çok yanıyor, anlatamam.
Bir insanın hayatı hep mi olumsuz olur, hep mi bahtsız olur, yoruldum gerçekten.
Uzun süren fedakârlık bir kalbi taşa çevirebilir.
En mutlu anımda bile gözlerim nedensizce birkaç dakikalığına boşluğa dalıyor. Bir şeyler eksik ve düzeltemiyorum.
Çocukluğuma bir özür borcu var hayatın.