İçim, bir çocuğun kapıda kalmışlığı gibi...
Güzel bir şeyler olmasını da beklemiyorum artık.
Bir kördüğüm ki içim, çözdükçe dolaşıyor.
Bir şehrin uzak semtleri gibi gözlerin.
Sevilmemesi gereken biriymişim gibi hissettiriyorlar.
Nasıl savrulduysam kendimden bile bir parça kalmamış..
Hani çok güçlü bir akıntıya karşı yüzmeye çalışırken birden vazgeçip kendini akıntıya bırakırsın ya, öyle bir şeydi işte.
Daha çiçek açmam artık ben..
Bende artık kimsenin ardı arkasını görecek hal yok. "Böyle davranıyor ama o öyle biri değildir." diyecek hal yok. Kötü bir zamandan geçiyor anlayışı hiç yok. Bende, sadece ne gördüysem ona göre davranmak var. Nasıl davranılıyorsa öyle davranmak.
Onsuz yaşamayı düşünemediğin birisine, nasıl veda edebilirsin? Hoşçakal demedim. Hiçbir şey demedim. Sadece yürüyüp gittim. O gecenin sonunda, karşıdan karşıya geçmek için en uzun yolu seçtim.
Aldığım nefes, daldığım derinlere yetmiyor.