artık hissedemiyorum kendimi kaybettim. duygularda gelebilecek en son noktaya geldim, yıktım her şeyi. umursamıyorum, beklemiyorum ve umudun ne olduğunu bilmiyorum. ben sevgiyi tükettim, dümdüz yaşıyorum.
İyiyim ben hep aynı şeyler işte uyku hapları, yalan dolan...
Karanlık gece, ıslak gökyüzü... "Her ölümden sonra yağmur yağar." derdi annem, "içimizde sakladığımız gözyaşları gökyüzünden yeryüzüne akar." Belki de bizim içimizdir gökyüzü.
Günler karışıyor, insan alışıyor...
İnsanlar bencildir. Gerekirse sende bencil olmalısın... canın mı yandı? Çok mu üzdüler seni? Seni en çok sevene git, ailene annene git.. Kaç git buralardan, kim açtıysa bu yarayı uzaklaş ondan. Kim seni yarım bıraktıysa kurtul ondan yeni insanlar tanı. Bambaşka bir başlangıç yap. Kimse seni gerçekten tanıyamasın. Acılarınla kendine bir duvar ör ve ölüm gelmedikçe yıkma o duvarları. Ağlama bak! Ben yazarken ağlıyorum sen okurken ağlama benim duvarlarımı yıktılar seninkini de yıkmalarına sakın izin verme!..
Hadi gel buluşalım eski köprünün altında...
ece hayatım boyunca görüp görebileceğim en güzel insandı, umarım mutludur ve ait olduğu cennetten beni görüyordur. ece’yle aynı mahallede büyüdük, o mahallenin, güzel kızı ben ona vurgun serserisi. çocukluk aşkıydı bizimki, utanmaktan yüzüne bile bakamaz, ismi geçtiğinde yanaklarım pembeleşirdi. kimse anlamasın diye de hep şımarık ve ukalaca konuşurdum onunla. ece’yle birlikte büyüdük, birlikte düştük-kalktık. her şey çok güzeldi, gerçekten çok güzeldi, bir masalı yaşıyorduk sanki. ergenliğin verdiği özgüvenle de, bir mayıs günü mahalle parkına çağırdım onu, yere baka baka anlattım ona olan hislerimi, o da beni seviyormuş meğer, onun da kalbi bana atıyormuş. ellerini tutamamıştım bile serçe parmaklarımızı geçirmiştik birbirine. tam 5 yıl, birlikte geçirdik. gece aynı anda çektik perdeleri, daha dakikalar önce görmüşken birbirimizi yine de hayal kurarak uyuduk. 5. yılın sonlarına doğru ece’nin hasta olduğunu öğrendik. ilik kanseri dedi doktorlar, felaket gibi geldi bana. aylarca tedavi gördü, sürekli hastaneye gidip geldi, fakat baş edemedi, narin bedeni üstesinden gelemedi, daha ağır tedavi görmeye başladı. kemoterapiymiş adı, günden güne zayıfladı, günden güne soldu. acıdan inleyerek uyuduğu geceler vardı, aylardır beynimden silinmeyen sesi. ilik nakli bekleyenler listesinde adı vardı, son bir umut onu bekledik, son şans dedik demesine de, iliğin bulunduğu gün, ece’m gözlerini yumdu hayata. elimde birlikte geçen yıllar, odamın karşısındaki boş penceresi, şiirlerini yazdığı defterleri ve kemoterapiden dolayı dökülen bir tutam saçı kaldı. hayalleri vardı, kitap yazacaktı, kimsesiz çocuklara yardım edecekti, 19 yaşında, sevgi dolu kalbi ve hayalleriyle göçtü gitti. onun anısına buradayım, sürekli bir şeyler yazardı bu sitede, yazdıklarını topladım, defterlerini düzenledim. yayın eviyle anlaştım. yazdıkları basılacak, elde edilen gelir kimsesiz çocuklar vakfına bağışlanacak. basımın gerçekleştiği gün, ece’ye haber vermek ve kavuşmak için, ardından gideceğim.
Ahu'da sevmiştir elbet Kaan'ı ama bu engel miydi intihara?
Ben o gece, bir sevgi olup içinde yaşamayı istedim...
Ben o gece, bir şiir olup sana yazılmak istedim...
Hiç geçmez mi gözlerinden bu sonbahar?..
"Nasılsın?" dedi. "İyiyim. Seni çok özledim, arada ses ver." dedim. " Sen de..." dedi. "Ben de..." demedi. Aradaki uçurumu anlamayacak kadar güzel.
Hep beni bil, beni söyle Dilinden düşmiyim...
"Boş versene" dedi siyah. "Boşver, benim bi gökkuşağına ihtiyacım yok"
Başını ellerinin arasına alıp saatlerce ağladın sen.. Unutma bunu! Her şeyi unut, bunu sakın unutma!..
Her insanın özel anlayışı farklıdır. Mesela bazı kişiler için el ele tutuşmak özeldir, bazısı için öpmek, bazısı için ise sarılmak. Benim için her zaman sarılmak özeldi. Çünkü sarılmak bambaşka bir şey benim için. Bugün ilk defa sana sarıldığımı hayal ettim. Neden daha önce hayal etmediğimi bilmiyorum. Ama hayal ederken bi damla yaş aktı gözümden. O kadar içten sarıldım ki böyle sımsıkı, hiç bırakmıycakmışım gibi sarıldım. Sanki gerçekten sana sarılıyormuşum gibi hissettim. Sanki sana dokunabiliyormuşum gibi hissettim. Sanki saçlarının o yumuşaklığını hissettim. Sonra daha çok ağladım. Ben, ben sana dokunmak istiyorum, ben sana sarılmak istiyorum. Ben sana hiç dokunamasam da, hiç sarılamasam da, hiç seninle göz göze gelemesekte, ben seni özlüyorum. İnsan hiç dokunamadığını özler mi ? Hiç sarılamadığını ? Ama özlüyormuş. Bugün bunu öğrendim. Hem öyle bir özlüyormuş ki böyle içi içine sığmayacak kadar, kaçıp senin yanına gelmek isteyecek ama gelebilsem bile seni uzaktan izleyecek kadar. Ben, ben seni özlüyorum..
Ama o anladı, o beni anladı...
-Duman
"Yüzyıllardır oynanmasına rağmen hiçbir seyirci sahneye fırlayıp Romeo'nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır. Sonunda geminin batacağı bilindiği hâlde Titanic defalarca izlenmiştir. Bitecektir korkusuyla her şeyden kaçarsan hayattan hiç bir tat alamazsın. Çünkü Romeo ölmeli, Titanic batmalı ama hayat tüm olumsuzluklara rağmen yaşanmalıdır."
Matthew♡
Birinin söylemek istediklerini yazması kadar acı bir hikaye daha duymadım...
Burası bir akıl hastanesinin dördüncü katı,
Sana bu satırları buradan yazıyorum
Bu sana yazdığım kaçıncı mektup bilmiyorum
Sana benzeyen birini gördüğümde ağladığım için burdayım
Kimse anlamıyor beni,
Deli olduğumu düşünüyorlar,
Sana geleceğimi söylüyorum
Bağlıyorlar beni,
Kendimde değilmişim,
Öldüğünü kabul edecekmişim…
O ölmedi diyorum,
Ağlıyorum…
Öldü diyorlar,
Biliyorum gitmedin,
Bizi ayıracaklarını sanıyorlar
Ayıramazlar biliyorum
Mevsim kış,
Üşüyor musun?
Hava soğuk,
Kar vardır şimdi oralarda
Ellerin buz tutmuştur şimdi
Üşüyorsun biliyoum
Montumu vermeliyim sana,
Merak etme iyiyim ben
Sadece gelemediğim için affet beni
Dedim ya,
Bu sana yazdığım kaçıncı mektup bilmiyorum
Sen neden cevap yollamadın hala?
Yoksa göndermiyorlar mı mektuplarımı sana?
Yada;
Sen yazıyorsun da bana mı vermiyorlar?
Adresi daha iyi yazıyorum buraya,
Altınada özellikle tarif ediyorum,
Bulmaları kolay olsun diye seni,
Adres: Karşıyaka mezarlığı 2. kapıdaki caminin hemen iki üstünden sola dönünce
Ve kadın saçlarını, adamsa sakallarını kesti hikayenin sonunda. Ki bu intihar olarak anılır bazı lügatlarda.
uykulardayım, düzensiz uykularda~