"Nasılsın?" dedi. "İyiyim. Seni çok özledim, arada ses ver." dedim. " Sen de..." dedi. "Ben de..." demedi. Aradaki uçurumu anlamayacak kadar güzel.
Yorgunum ben, gün içinde sürekli uyuyorum geceleri uyanığım kendimi yorgun hissedecek fiziksel hiçbir şey yapmıyorum ancak çok yorgunum. ben birileriyle konuşmak istemiyorum ama anlatmak istiyorum anlatmaya kalksam kendimi ifade edemeyeceğimi de biliyorum. başım ağrıyor istemsiz göz yaşlarım akıyor ama neden ağladığımı da bilmiyorum. odaklanamıyorum hiçbir şeye zaten sürekli bir şeyleri unuttuğum için zihnimde boşluklar hissediyorum. küçüklüğüme dair anılar hatırlıyorum anneme anlattığımda ise bunların yaşanmadığını söylüyor, psikolog kendi anılarını 3. kişi gözünden göremezsin diyor. düşününce haklı göremem ama o zaman o anılar neden sürekli zihnimde dönüp duruyor? kendimle konuşmalarım artıyor, düşüncelerim susmuyor engel olamıyorum, ders çalışamıyorum, düşüncelerim o kadar fazla ki gerçek hayattan soyutlanıyorum. hayallerde yaşıyorum, hissizleşiyorum, duygularını fazlaca yansıtan insanlara tahammül edemiyorum teselli vermeyi de bilmiyorum zaten ben.
sadece büyük bir lider, geleceği küçük kalplere emanet eder
durduk yere kendimi çok mutsuz hissediyorum sanki içimde bir boşluk varmış gibi doldurulması gereken bir boşluk ama ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok iyi hissediyorum sonra bir anda modum sıfıra iniyor ama aslında durduk yere değil
zaten benim huyum buydu; kalabalıkken gizlediğim duygular yalnız kaldığım dört duvar arasında duvarla beraber üzerime yıkılırdı