Bazen bir yerden düşüyormuşum gibi hissediyorum. O anlar beni o kadar etkiliyor ki uykumdan bile bir yerden düşüyormuş gibi birden uyanıyorum. Ama yine de kısa bir süre sonra normale dönüyorum hem de gerçekten kısa bir süre sonra, bunu nasıl başardığıma gelecek olursak düşmemek için sırtımı bir yerlere yaslıyorum daha doğrusu bir şeylere. Mesela bir şarkıya, bir anıya, bir söze, bir şiire, bir kitaba… ama ne olursa olsun sırtımı yaslayacak bir yer illâki buluyorum. Bu günlerde de sırtımı Beethoven’ın şu cümlesine yaslıyorum; “Konuşmanın hiçbir şeye değmediğini hissettiğim anlar oluyor.”
Sabahın 5'i olmuş ben yapayalnız sen çoktan uyumuşsun. Ben çaresizce şarkılar dinlerken sen güzel rüyalar görüyorsun belki de. Ben çırpınırken bu acıdan kurtulmak için sen unutmuşsun beni çoktan. Gözlerimi kapatsam siman, şarkıyı kapatsam sesin çınlıyor kulaklarımda bu yüzden hep şarkı dinliyorum. Ama şöyle hangi şarkıyı açarsam açayım hiç bişey susturmuyor kafamdaki sesleri. İyi ki dediğim her cümlenin keşke diye son buluşunu seyrediyorum. Hayatımı uzaktan izlediğimde ne kadar da mutluymuşum gibi davranıyorum. Her zaman gülüyorum, kahkaha felan atıyorum. Bu içten gelen bişey değil yapma zorunluluğu olan ve artık çok alıştığım bişey. Hayat acımasız dedirten her olaya gece sövüp sabah aynı hayata uyanıyorum. Ve git gide yok oluyorum. Hissizleşerek başladım ama devamı gelecek iyi izleyin. ***05|39"4519
sevgiliyi falan boşverin de bana dehşet güzel eğlenebileceğim insanlar bi de bolca para lazım
tanrı dünyayı yeniden yaratsaydı, yaratırken de beni yanında tutsaydı. derdim, ya benim dilediğimce yarat dünyayı ya da sil benim adımı defterden~
Başını ellerinin arasına alıp saatlerce ağladın sen.. Unutma bunu! Her şeyi unut, bunu sakın unutma!..
her gece yokluğunu unuttuktan sonra kafama birden dank edince onun artık olmadığını içimden defalarca kez kendime tekrarlıyorum